Bu çalışma, dedikodu-haber ilişkisini değerlendirme yanında, masal anlatma ve hikâye etmeyi geleneksel medya ve sosyal medyada irdelenmektedir. Çalışmanın bu amaçla yanıtını aradığı iki temel soru bulunmaktadır:
1-Dedikodu-haber ilişkisinin günümüzde medyada ve sosyal medyada rolü neden ve niçin önemlidir?
2-Sosyal medyada çeşitli anlatım biçimleri olarak masal anlatma ve hikâye etme nasıl kullanılmaktadır?
Betimleyici bir makale olarak hazırlanan bu çalışma, 17 Mayıs 2018 günü Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde konferans olarak verilmiştir. Çalışma konferansın makale haline özetlenerek dönüştürülmüş şeklidir.
Yazarlar:
Prof. Dr. Oya Tokgöz
Sayfa No:
5-20
Ekslibris, kitapseverlerin kitaplarının iç kapağına yapıştırdıkları üzerinde adlarının ve değişik konularda resimlerin yer aldığı küçük boyutlu baskıresimlerdir. Kitabın kartviziti ya da tapusu da denilebilir. Kitap sahibini tanıtır, onu yüceltir ve kitabı ödünç alan kişiyi geri vermesi konusunda hatırlatma yapar. Sözcük olarak ...’nın kitaplığından, ...’nın kütüphanesine ait anlamına gelir. Bir ihtiyaç grafiği olarak doğmasına karşın, estetik kaygılarla yapılan özgün yapıtlardır. Doğduğu ilk günden bu yana ekslibris, sahibine bir ayrıcalık kazandırmış sağlamıştır. Kitaplarında ekslibris olan kişiler kendi adına özel bir eser tasarlanmış olunmasının mutluluğunu duymuşlar, kendilerini diğer kişilerden farklı görmüşlerdir.
Yazarlar:
Prof. Dr. Hasip PEKTAŞ
Sayfa No:
21-31
Günümüzde bilişim ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişme, insanlık tarihinde toplumsal, ekonomik, sosyolojik ve bilimsel değişimlerin yönünü bugün oldukça hızlı bir şekilde kültürel açıdan değiştirmektedir. Makale müzelerde uygulanan sergileme ve sunum teknikleri konusuna dikkat çekmek üzere hazırlanmıştır. Türkiye müzelerinde uygulanan yeni teknolojilerin ne şekilde kullanıldığını gözler önüne sermek için gözlem ve tespit yöntemi kullanılmış ve örneklem yöntemi ile sunulmuştur. İçinde bulunduğumuz çağ bilim insanları tarafından bilişim çağı ya da enformasyon çağı olarak adlandırılmaktadır. Sayısal devrim, olarak da ifade edilen dijital devrim analog, mekanik ve elektriksel sistemlerin, 1980 yılından itibaren yerini, sayısal sistemlere bıraktığını anlatan bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. 2017 yılında kuantum bilgisayarları, akıllı yazılımlar, kendi kendine öğrenen makine, sanal zekâ gibi konular müzelerde de kullanımı gündeme gelmektedir.
Yazarlar:
Doç. Dr. Mutlu ERBAY
Sayfa No:
32-38
Endüstriyel ve teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak görülen fotoğraf 19. Yüzyılda keşfedilmiştir. Oysa ki görüntüyü yakalama ve kaydetme arayışı M. Ö başlamış, uzun bir sürece yayılmış farklı gelişmelerin bir araya getirilmesi ile sabit görüntü elde edilebilmiştir. Endüstriyel devrim görüntü kaydetmenin ilk kalıcı sonuçlarının elde edildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde görüntü kaydetmenin ancak iki yolla olabileceği fark edilmiştir. Yani önce görüntü yakalanır sonra da kaydedilip sabitlenir. Bu gelişme fotoğraf tarihi için büyük bir adım olurken görsel çağın da başlangıcı sayılabilir. Çünkü sadece sanat alanında değil bilim, teknoloji ve diğer disiplinlerde de görüntüleme ve kaydetmeye büyük bir ihtiyaç duyulmuştur. Bu makale birbiriyle bağlantılı olarak iki bölüm halinde incelenmiştir. İlk iki bölüm fotoğrafın icadına kadar olan süreçte görüntünün elde edilme ve sonrasındaki sanatsal ifade yöntemleri ele alınmıştır.
Yazarlar:
Dr. Öğr. Üyesi Özlem VARGÜN
Sayfa No:
39-70
İçinde bulunduğumuz çağda bilgiye her zamankinden daha kolay ulaşan insan çoğu zaman kapasitesini aşabilecek miktarda bilgi bombardımanına maruz kalmakta, sahip olduğu zamanın yetersizliğinden yakınmaktadır. İnternetin hayatın hemen her aşamasına dahil olmasıyla birlikte ‘boş zaman’ algısı da değişime uğramakta, eğlence ve rahatlama amaçlı kullanılacak zamanın dahi nitelikli şekilde değerlendirilmesi tercih edilmektedir. Dijital teknolojilerdeki hızlı gelişimin en çok etkilediği endüstrilerden biri de eğlence endüstrisi olmuş, kitle iletişim araçlarının hakimiyetini elinde bulunduran televizyon gerek yayıncılık stratejileri gerekse içerik açısından köklü değişimler yaşamıştır. Bu çalışmada daha hızlı ve daha fazla içerik tüketme eğilimdeki izleyicinin farklı mecralarda değişim göste-
ren beklenti ve tercihleri incelenmiştir.
Yazarlar:
Dr. Öğr. Üyesi Nisa Yıldırım
Sayfa No:
71-84
İllüstrasyon sanatçılarının ürettikleri eserlerin, özel, tüzel, kişi ve kurumlarca çoğu da ticari amaçlı yayınlarında (mizahi illüstrasyon eserlerini) hiçbir kural, değer tanımadan, izin almadan ve telif ödemeden kullanmaları sanatçı emeği açısından büyük sorun yaratmaktadır. Bu durum bütün sanatçıları ilgilendirdiği gibi özellikle de mizahi illüstrasyon sanatçılarının haklarının çiğnenmesine sebep olmaktadır. Devlet, sanatçıları ve eserlerini korumak amacıyla Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu (FSEK) 1951 yılında çıkarmakla kalmadı, sonrasında da yasada günümüze kadar sanatçı lehine olumlu yönde değişiklikler yaparak geliştirdi. Ortada sanatçıları ve eserlerini koruyan bir yasa olmasına rağmen, resmi ve özel kurumların bunu dikkate aldığı söylenemez. Bu çerçevede, özellikle Millî Eğitim Bakanlığı’nın okul kitaplarında, belediyenin afiş çalışmasında, yeni mecra olan sosyal medyada ve web sitelerinde yayınlanan mizahi illüstrasyonların telif ihlalleri ele alınarak FSEK çerçevesinde incelenmiş, ayrıca hukuksal açıdan uzman görüşüne başvurulmuştur.
Yazarlar:
Dr. Öğr. Üyesi Turan ASAN
Sayfa No:
85-102
İletişim ağlarının gelişmesi ve sosyal medyanın kitleler tarafından yoğun kullanımı yeni kavramların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Sosyal medyanın çift yönlü iletişim kurulmasını sağlamadaki gücü zamanla markalar tarafından yadsınamaz olmuştur. Bu iletişim biçimi içerisinde kendi kitlesini oluşturup, bu kitle üzerinde etkili olabilen nüfuzlu kişi adı verilen bireyler var olmaktadır. Bu kişilerin etkileşim güçleri markaların dikkatini çekerek pazarlama iletişimi ve farkındalık çalışmalarını nüfuzlu kişilerle yaptıkları iş birlikleri üzerinden de gerçekleştirmeye başlamıştır.
Araştırmamızda nüfuzlu kişilerin pazarlama iletişimi içerisinde yer alarak marka farkındalığı oluşturma durumları incelenmiştir. Üniversite öğrencileri ile yapılan anketler vasıtasıyla araştırmanın hipotezlerinin kanıtlanması amaçlanmış, nüfuzlu kişilerin marka farkındalığı oluşturmadaki rolleri gösterilmeye çalışılmıştır. Yapılan analizler neticesinde nüfuzlu kişilerin marka farkındalığı ve satın alma niyeti oluşturmada belli yaş grupları ve üniversite öğrencileri üzerinde rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yazarlar:
Burcu ÇELİKOL, Dr. Öğr. Üyesi Belgin YAZICI
Sayfa No:
103-122